Tarihi Filistin topraklarında 1948’de İsrail devletinin kurulmasıyla topraklarından sürülen Filistinliler, bugün “dünyanın devleti olmayan en kalabalık halkını” oluşturuyor.
2022 verilerine göre dünyada yaklaşık 14 milyon 300 bin Filistinli var. 14 milyonun sadece 5 milyon 350 bini Filistin topraklarında yaşıyor.
Yaklaşık 6 milyonu “mülteci” statüsünde.
İsrail devletinin kurulmasıyla topraklarından sürülen Filistinliler 75 yıldır mülteci olarak yaşıyor.
Dünyanın, en uzun süre mülteci statüsünde kalan topluluğunu oluşturuyor.
KİM BU FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER?
“Filistinli mülteci” tanımı, 1 Haziran 1946 ile 15 Mayıs 1948 tarihleri arasında Filistin topraklarında yaşayan ve İsrail’in kurulmasıyla başlayan Arap-İsrail Savaşı’ndan evlerini kaybeden Filistinlileri ve onların nesillerini kapsıyor.
1948’de 700 bin olduğu tahmin edilen Filistinli mülteci nüfusu, aradan geçen 75 yılda yaklaşık 8,5 katına çıktı.
Bugün Birleşmiş Milletler’e kayıtlı 5 milyon 900 bin Filistinli mülteci var.
Filistinli mültecilerin 3 milyon 400 bini, Filistin’e komşu üç ülkede yaşıyor.
Ürdün, 2 milyon 400 binle yüzde 40’ına ev sahipliği yapıyor.
581 bini yani yüzde 10’u Suriye’de yaşıyor.
2011’de başlayan iç savaşla Suriye’deki Filistinli mültecilerin yaklaşık beşte birinin başka ülkelere göç ettiği tahmin ediliyor.
Lübnan 488 binle Filistinli mültecilerin yüzde 8’ine ev sahipliği yapıyor.
Batı Şeria ve Gazze’deki mültecilerin toplamı ise 2,5 milyonu buluyor.
FİLİSTİN MÜLTECİ KAMPLARI
“Nekba”nın, Türkçesiyle “Büyük Felaket”in yani Filistinlilerin kendi topraklarından sürülmesinin ardından Filistinliler için, BM şemsiyesi altında bir yardım ajansı ve yıllar içinde sayısı giderek artan mülteci kampları kuruldu.
Bugün Ürdün, Lübnan, Suriye, Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’te BM’ye kayıtlı 58 mülteci kampı bulunuyor.
Ancak Filistinli mültecilerin hepsi kamplarda değil. Yaklaşık üçte biri, 1,5 milyondan fazla Filistinli kampta kalıyor.
Üçte ikisi, Filistin topraklarında ve komşu ülkelerde kentlerin ve kasabaları çevresinde, çoğunlukla mülteci kamplarının yakınında yaşıyor.
Kampta yaşasın ya da yaşamasın “mülteci” statüsündeki bütün Filistinliler aynı haklardan yararlanıyor.
ADI KAMP AMA…
Filistinli mültecilerin yaşadığı yerlere “kamp” dense de burada çadırlar yok.
“Filistin mülteci kampı”, birbirine neredeyse yapışık, çok katlı, aşırı sayıda beton binadan ve daracık sokaklardan oluşuyor.
1948’de “geçici” olarak kurulan kamplar aradan geçen onyıllarda, nüfusun katlanarak çoğalmasıyla, deyim yerindeyse “gecekondu mahalleleri”ne dönüştü.
Bugün dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek yerleşim yerleri arasında yer alıyorlar.
Yüksek nüfus yoğunluğuna da bağlı olarak kamplardaki sosyoekonomik durum oldukça kötü.
Yol ve kanalizasyon gibi altyapı da zayıf.
GAZZE’NİN EN YOKSULLARI KAMPTA YAŞIYOR
Gazze Şeridi, Akdeniz kıyısında, Mısır ile İsrail arasında uzanan 363 kilometrekarelik toprak parçasının adı.
363 kilometrekare üzerinde yaklaşık 2 milyon 400 bin kişi yaşıyor. Birleşmiş Milletler’e göre 1 milyon 700 bini mülteci.
Bir başka deyişle mülteciler Gazze nüfusunun yüzde 67’sini yani üçte ikisini oluşturuyor.
Mülteci statüsündekilerin üçte biri kamplarda yaşıyor. Kamplarda yaşayanlar Gazze nüfusunun en yoksul kesimini oluşturuyor.
Gazze’deki 8 mülteci kampı bulunuyor.
Yaklaşık 60 bin kişiye ev sahipliği yapan Cebaliye, bu kampların en büyüğü.
Onu, 50 bine yaklaşan nüfusuyla Han Yunus, yaklaşık 47 binle Şati, 43 binle Refah izliyor.
Nuseyrat’ta 37 bin, Bureyc’de yaklaşık 33 bin, Megazi’de 21 bin kişi yaşıyor.
8 bin 200 kişilik nüfusuyla Deyrel Belah, bölgenin en küçük kampı.
GAZZE’DE İNSANİ DURUM KÖTÜ, KAMPLARDA DAHA DA KÖTÜ
İsrail, Gazze’yi, Hamas’ın kontrolüne geçtiği 2007’den beri hem havadan hem karadan hem de denizden abluka altında tutuyor.
Gazze bu nedenle 15 yıldır “açıkhava hapishanesi” olarak anıla geldi. Bugünlerde “getto” tanımlaması yapılıyor.
2021 verilerine göre Gazze nüfusunun yüzde 80’i insani yardıma muhtaç. Bölgede yoksulluk oranı yüzde 82.
Ağustos 2022 itibariyle Gazze, yaklaşık yüzde 47 ile dünyada işsizlik oranının en yüksek olduğu yerlerden biri olarak kayıtlara geçti.
16 yıldır süren ablukanın en çok hissedildiği yerler mülteci kampları.
En yoksul ailelere ev sahipliği yapan kamplardaki sosyoekonomik durum daha da kötü.
Buralarda yaşayan insanların çoğu yeterli yiyecek ve içme suyuna ulaşamıyor. Hijyen sağlanamıyor.
Sık görülen elektrik kesintisi nedeniyle insanları geçimini sağlayamıyor, temel hizmetlere ulaşamıyor.
İş imkanının olmaması nedeniyle çok sayıda mülteci insani yardıma muhtaç bir hayat sürüyor.
BATI ŞERİA’DAKİ KAMPLAR
Batı Şeria’daki sosyoekonomik durum, Gazze’ye göre daha iyi.
Ancak buradaki kamplar yıllardır süren kısıtlamaların yanı sıra giderek artan baskı ve şiddetle karşı karşıya.
İsrail güvenlik güçleri Batı Şeria’daki kamplara sık sık baskınlar yapıyor.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na göre Ekim 2022 itibariyle kamplar haftada ortalama 14 kez baskına uğruyor.
Filistinlilerin evlerinin yıkıldığı baskınlarda çatışmalar çıkıyor.
Baskınlarla Filistinlilerin topraklarından sürülmesine devam ediliyor.
Geçen yıl Filistililere ait 953 bina ya yıkıldı ya da buralara el konuldu. 1031 kişi daha yer değiştirmek zorunda bırakıldı.
2016’dan bu yana en yüksek sayı.
Batı Şeria’daki kamplara baskınlar son dönemde artmıştı.
İsrail’in Gazze saldırısının başlamasıyla baskı ve şiddet daha da tırmandı.
UNRWA
Filistinli mülteciler, diğer mülteciler gibi BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin yetki alanına girmiyor.
Filistinlilere, kısa adı UNRWA olan “Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı” tarafından hizmet sağlanıyor.
Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden bir yıl önce kurulan Ajans, 1950’den bu yana Filistinli mültecilere hizmet veriyor.
Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın kampları yönetme yetkisi yok.
Ajans, Filistinlere, eğitim, sağlık gibi normalde devletin sağlaması gereken hizmetleri vermekle yükümlü.
Kampların yönetimi, denetimi ve güvenliği ev sahibi ülkelerin sorumluluğunda.
Ajans, eğitim ve sağlığın yanı sıra temel olarak sosyal hizmetler, acil durum desteği ve mikrofinans sağlıyor.
Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı, “devletin görevlerini yerine getirse de devletin yerini tutmuyor”
Ajans, neredeyse tamamen bağışlarla çalışıyor. Bütçesinin yüzde 93’ünü bağışlar oluşturuyor.
EN BÜYÜK BAĞIŞÇI ABD
En büyük bağışçı, her yıl 300-350 milyon dolar fon sağlayan Amerika Birleşik Devletleri.
Amerikan yardımları Trump yönetimiyle 2018’de 60 milyon doları düştü, 2019’da kesildi.
2020’de Biden yönetimiyle ABD’nin katkısı yeniden 338 milyon doları buldu.
2022’de Temsilciler Meclisi’nin kontrolünün Cumhuriyetçilere geçmesiyle Ajans’a destek büyük tartışmalara sahne oldu.
Ajans, gelecek yıl Cumhuriyetçi bir başkan seçilmesi halinde yardımın tamamen kesilmesinden endişeli.
FİLİSTİN DİASPORASI VE İSRAİL’DE KALANLAR
1948’de İsrail devleti kurulduğunda, 160 bin Arap artık adı İsrail olan Filistin topraklarında kaldı.
75 yılda sayıları 2 milyonu bulan Filistinli Araplar, bugün İsrail nüfusunun yüzde 21’ini yani yaklaşık beşte birini oluşturuyor.
Filistinliler, 120 sandalyeli İsrail parlamentosunda, 5’er milletvekiline sahip biri İslamcı diğeri seküler iki partiyle temsil ediliyor.
Dünyanın dört bir yanında yaşayan Filistinlilerin sayısı da 6 milyon olarak tahmin ediliyor.
Filistinlilerin “mülteci” statüsünün sona ermesi için 75 yıllık İsrail-Filistin sorununa siyasi çözüm bulunması gerekiyor.